6 Aralık 2010 Pazartesi

mevsim:KIŞ


Sonunda havalar göt donduran yaylasına dönmeye başladı. Kışı sevmiyor değlim,aslında çokca seviyorum ama kalın giyinmek zorunda olmaktan nefret ediyorum. Ama napalım kadı kızında bile kusur varmış. Pamuk kışın kusuru da bu olsun. Gülü seven dikenine katlanır mirim. Ee bizde eşek değiliz ya katlanıcaz tabi.
Eskiden ayrı bir tadı oluyordu kışların. Çocukluğumdaki kışarı hatırlıyorum da; hasta olmayayım diye annem dışarı çıkarmak istemezdi ama allem eder kallem eder ben yine çıkmayı başarırdım. Soğuktan ellerim donar dudaklarım morardı ama yine de içeri girmek istemezdim.
Ergen dönemlerimde de kışı severdim.ayrı bir hüznü oluyordu o zamanlar hep.belki de sonbaharın melankolikliğinin tortuları kalıyordu ama yine de seviyordum. Soğuk odamda oturup,sıcak üfleyen bir fanı karşıma alıp yazı yazmayı,müzik dinlemeyi,yeri gelince ders çalışmayı seviyordum.
Şimdi büyüdük,yaşlandık tabi artık eskisi gibi ne dışarılarda ellerim buruşana dudaklarım morarana kadar oynuyorum nede bütün gün odamda kıçım dona dona oturup müzik dinliyorum.içim çürümüş resmen,kokmuşum da anlamamışım.
Düşündüm de kışları yapmaktan zevk aldığım şeyler ne diye. İşte bu havalar kıçım dona dona Eminönü,galata,mısır çarşısı,kapalı çarşı gezmeyi seviyorum.sonra dışarıda soğuktan ağzımdan duman çıkarken balık ekmek yemeği,ellerim ısınsın diye çay içmeyi,en sevdiğimde parmaklarımın soğuktan uyuşcağını bilerek fotoğraf çekmeyi seviyorum. Bi yandan sigaramı tüttürürken diğer yandan soğuğun içime işlemesini seviyorum.
İşe başladığımdan beri zevk aldığım şeylerden uzaklaşmış olduğumu gördükçe içim acımaya,kendime küfretmeye başladım. Bu ben değildim.ben olamazdım..ne oldu da bu duruma düştüm diye iç çeker buldum kendimi.
Oturmuş eski fotoğraflarıma bakarken zamanın bana küfredercesine,dalga geçercesine hızla ilerlediğini gördüm.karşıma geçmiş nanik yapıyordu sanki fotoğraflara bakarken. Haklıydı da.istediği gibi dalga geçebilirdi. Saçma sapan sebeplerden o güzel anlarımı o kadar kısıtlamıştım ki şimdi o günleri zamandan geri istesem bana siktiri çeker. Daha güzel günlerim olcak diye kendime telkinde bulunurken kafamdaki ben kendini kandırma  kuş beyinli diye küfrediyor. Bi yandan pozitivize ederken kendimi diğer yandan negativize ederek hayata karşı nötrleşiyorum. Sonra da koy götüne rahvan gitsin diyorum.
Yaşanmışlıklarımın eksik kalan yerleri cümle olarak karşıma çıkarken fill in the blanks çıkıyor yanında da doğru cümleleri bulup dolduramıyorum boşlukları. Ben dolduramadıkça tekrar tekrar soruyor zihnim,gözlerimin önüne geliyor bütün yaşanmışlıklarım ama çoğu yarım kalmış sonu olmayan hikayelerden oluşuyor. Şimdi o hikayeleri tamamlamak istesem kahramanlarını bulabilir miyim diye sorduğumda kendime samanlıkta iğne arama kadın geç kalmışlıkların peşinden giderek yeni hikayeleri erteleme diyorum. Ee biraz da haklıyım aslında geçmişe boşuna mazi dememişler.
Velasıl sözün özü şudur;
Kış geldi hoş geldi.işten çıkıp soğuk iliklerimize işlesin de çayın,sigaranın,sıcak şarabın keyfine varalım. Al sevdiceğini koynuna,soğuk oda sıcak yatak kıvamında,koy filmini de birbirinize karışırken bedenleriniz içip içip sızın yahu. İşte kışın tadı böyle çıkar.

4 yorum:

Sinyor Serüvenci dedi ki...

Kış gelmiş, hoş gelmişte son paragrafında yazdığın ihtiyaç listesi hangi marketten alınır, onuda yazsaydın. Soğuk oda sıcak yatak kolay, e hadi şarapta kolay ama sevgili yok aga. O olmadan da bu saydıklarının bir manası yok.

Unknown dedi ki...

haklısın sende hacı ne diim şimdi. öle bi market olsa toptan alışveriş yapıverirdik de bende henüz keşfedemedim o marketi..hallederiz mirim sıkıntı yok:)önce düşüncede sonra reelde:D

Unknown dedi ki...

güzel bi kar yağsın ilk fırsatta bokunu çıkaralım

Unknown dedi ki...

ivet bencede lapa lapa yağsın totomuz donana kadar kaydıralım kendimizi :D sonra bissürü komik anımız olsun.aklıma gelsin gelsin krize girelim :D