11 Ekim 2011 Salı

yalnız bir hikaye...

tan vaktinin ağırmasıyla ortaya çıkan yeşillik ve sessizliğin yaydığı iç huzur, en az limon ağacına bakarken veren huzur gibiydi.
doğduğunda ondaki farklılığı ebeveynleri anlayamamıştı ama büyüdükçe yaşıtlarına göre farklı olduğunun bilincine varacaktı elbet. Daha doğacağı zaman aksilikler başlamıştı.İstememişti belkide bu hayata gelmeyi.hissetmiş miydi yoksabulunduğu yer daha mı rahattı bilinmez ama hayata göz kırpmamak için savaş vermişti adeta.sonunda doğmuştu.bur bir yenilgi miydi yoksa istemsiz bir zafer mi kararsız kaldı hep.
Bebeklikten belliydi başınabuyruk olacağı.hani derler ya adam olacak çocuk bokundan bellidir diye o hesaptı bizimkide. inatçılığı,lanetliği daha bebekken başlamıştı. Ağlamazdı öyle yaştaşları gibi inadıyla başarabileceğinin farkındaydı herhalde ki bilinçsizce de bunu yapıyordu. yıllar ardı ardına durmaksızın ilerlerken büyüdü,büyüdüü,büyüdü. e nihayettinde aşkın varlığını öğrendi.ama nasıl,kime,nerde aşık olacaktı? filmler izledi,romanlar okudu.her karede her satırda başrole kendini koydu. bazen romantik,marur  bazen de  deli dolu,çılgın oldu. Günün her saatinde hayal dünyasında yaşayabilirdi. kiminle nerede olduğu önemsizdi.sadece hayal kurmaya başlaması yetiyordu. o anda farklı bir dünyanın kapısı açılıp gerçek hayattan çooktan uzaklaşmış oluyordu. bu kurmaca dünyada bazen hiç tanışmadığı çocukluk arkadaşına,okul arkadaşına ya da iş arkadaşına aşık olurdu. mağrur,kaçamak bakışlar,söylemek isteyip söylenemeyen sözler,ilk elele tutuşma,ilk öpücüğün heycanını yaşardı dünyasında.birden yüzünde bir mutluluk belirir.sonra gerçek hayata dönerdi.sanki o hayal kurdukça zaman duruyor gibi olurdu ve birden devam etmeye başlardı. gerçek dünyada böyle aşkların olamayacağını biliyordu. yine de hayal kurmak güzeldi ve umut etmesini sağlıyor olması  fazlasıyla mutlu ediyordu..

21 Eylül 2011 Çarşamba

tükenmişliğin tam ortasında

büyümeseydik hiç hep çocuk kalsaydık..

tam bir bunalımlı ergen girişi oldu bu değil mi?varsın olsun hiçbir yerimde değil... kara,kapra bir kuyunun içinde gibiyim.sağa git aynı sola git aynı,aşşağısı yukarısı hep aynı... ayçiçeği gibi boynu bükük güneşi bekler oldum da haberin yok heyhat...
hep bir yarış halinde olduk.doğduk büyüdük okula başladık.dersler sınavlar.ilkokul ortaokul lise üniversite sınav da sınav.ee yarış bitti şimdi nolcak derken sudan çıkmış balığa döndük...
tükenmişliğin tam ortasında bir yerlerde dirilmeyi bekleyen mumya,kraliçe,tanrıça belki de sadece bir insan olduğunun farkına varılmasını bekleyen küçük bir kız çocuğu..

27 Temmuz 2011 Çarşamba

like a Avatar: the last airbender

geçen düşünüyordum da Türkiye çokcana "avatar the last airbender"a benziyor. hani 4 ulus vardı 
su
ateş
toprak
hava
Türkiye'de tıpkı böyle değil mi?(hatta daha da fazlası)
Avatar'da ateş ulusu pek bi ateş alıyorlardı hani(izleyenler bilirler) Türkiye'de de bazı zümreler tıpkı ateş ulusu gibi pek bi ateş alıyorlar...bir coşmalar efenime söyleyim bir artizlikler felam böyle... tam bu benzerliği düşünürken bi avatar da Türkiye'ye gerekiyor diye içimden geçirdim. ama avatar: the last airbender'da olduğu gibi bol kanlı,savaşlı bitmesin filmin sonu(bu da iyi niyet dileğim olsun)


hadi büküşelim:))))

23 Mayıs 2011 Pazartesi

torba değil ki büzesin!



gece gece dellendim evet..insanlar torba değilki büzüp bir çöpe atalım.. bu ne fıtratsızlık arkadaş.. herkes aşk böcüsüü herkes sevda çiçeği.. yalandan yere sevgi kelebekleri olmayın lan bi.akıllı olun ayık olun.. hayat bu değil. aşksız da yaşanıyor, bunu bi kavrayın.. iki hafta önce başkasına aşkım sevgilim bebeim bitanem sensiz olamamlar.. 1 hafta ara.. bu arada tabi aşka sevgiye türlü türlü küfretmeler çemkirmeler.1 hafta sonra.. yine başka birine aşkım sevgilim otum bokum püsürüm.. bu ne laan. bu nası mantelite.. arkadaş çok mu açsınız aşka sevgiye. ne bilim erkeksiz, hatunsuz yaşayamıyor musunuz.. etrafınıza bir dönüp bakın.. hayatta daha hakiki şeyler var. mesela ilim gibi fen gibi.. tamam size ağır kaçtı. kolay yerden örnek vericem. gidip otlayın,oturun oyun hamurundan evler yapın,elişi kağıtlarından hasır örün.. ne bilim lan yapın bişiler. vatana millete hayırlı okun... öncelikle de bi insan olun arkadaş..çekemediğimden değil.. midemin kaldıramadığından buraya kusuyorum sinirimi.. düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır demiş Eflatun.. peki kaçımız düşünüyoruz???



18 Mayıs 2011 Çarşamba

en birinci benim

farkettim ki insanlar birbirlerine yorum yazarken çok yavşak oluyorlar.. en güzeline de mükemmelsin kanka harikasın en birinci sensin diyebilirken en çirkinine de kanka fotoğraflarda süper çıkıyosun.. tapıyoruz sana.. ailece beğenerek izliyoruz.. takipçiniz merdo.. senden başka yok baboli gibi cümleler yazmaktan çekinmiyorlar. fütürsuzca yorumlarını sağa sola fışkırtıyorlar.. ayıp lan.. bir gerçekçi olun..doğru söyleyeni dokuz köyden kovmuyorlar.. sadece hapse felan tıkıyorlar.. zaten 22 ağustosa kadar istediğiniz gibi at koşturabilceksiniz. sonrasında sizde birer paketli olacaksınız.. saygılar...

7 Mart 2011 Pazartesi

kendi kendine konuşan hatunun serzenişleri


sıkılıom bende…
banyo yapıcam kendime gelmek için ama,banyoya girmek mesele zaten
neden hala gitmiyorum banyoya?
ev soğuk bu birinci etken, şu an burnum havuç gibi, bide geç kalkmanın verdiği sersemlik üzerimde
aslında uyumak istiyorum evet tam da istediim bu galiba ama aynı zamanda blog yazmak istiyorum
ama nerden başlıcam bilemiorum

ve ardından..

1 saat sıcak banyonun dayanılmaz hafifliği paha biçilemezJ
Soğanlı tek lavaş acısız adana dürüm ve karnın doyması +repJ
Sağ kök dişim son günlerde canımı sıkmaya başladı,yemek yerken acıyor ve ağrı yapıyor..kendine gel sağ kök diş yoksa seni çektiririm(veee bir diş daha eksilirJ)
Bi ara da şu saçlara bi fön neim bişey yapmam lazım diye düşünmüyor değilim ama şuan çok kararsızım…
Film izleyesim var ama yeltenmiyorum nedense..
Evde tek kalmanın verdiği mükemmel mutluluk,nirvanaya erişmek bu olsa gerekJ
Bankamatik kartımın kullanım süresi doldu,öyle bir üşengeçlik ki bendeki almaya gitmedim. Ee ne oldu gene totomda patladı. Param var ama yokmuş meğersem…çekemedikten sonra neyleyim o parayı ben ..
O da çok  boş göründü gözüme en yakın zamanda bi çeki düzen vermek gerek ama kalmış 3,5 ay değer mi masrafa bilemedim..yine kararsızım…
Winampta çalan ne lan böle diye bakıverdim ki franz Ferdinand bang bang dinliyormuşum meğersem..farkında olmamak dinlediğin şeyin iç karmaşıklığa sebep mi acaba diye düşünmekteyim…
İnternet bağlantısının bokluğundan ebuddyden memesene bağlanmak acı verir oldu..yapcak bişi yok azizim başa gelen çekilir demişler..
Bugün orda da cumartesi mi? Sorusunu yönelten Feridun düzağaç’a sorarım bu şarkıyı sadece cumartesileri mi dinlemeliyiz?
Hiç sevmiyor beni tesadüfler diyen F.D aşk tesadüfleri sever filminden sonra depresyona girmiştir herhalde diye düşünmekteyim…
Birde evin içinde 3 çiftle kalmak kadar acı bişey yoktur. Ne dediklerini hala anlamaya çalışıyorum ama çözemedim. Hele bir tanesi vardı bu kadar yakışmayan bir çift olamazdı. ama hatun yolunu bulmuş. Elemanın anlattıklarına bakılırsa baya godoman bişey.. ee okul nası bitcek değil mi… bu kıbrısın öğrenci hatunlarının bi sendromu die düşünmeye başladım. Hayır yargılamıyorum yada yargılıyorum lan bu kadar mı düşüksünüz, adam 180 kilo 180 metre boyunda 1,50lik boyunla yakışıo mu lan bu kadar da olmaz.. bide kağnı gibi konuşuo eleman üstelik peltek mi r özürlü mü çözemedim. Sanırım ikisi bi arada.. sonuçta onlar ermiş muradına ben çıkayım kerevetime. Peki bu cümledeki kerevet sözcüğüyle anlatılmak istenen nedir yıllardır?
Mevlüt kandilinde gül yada kitap dağıtalım diyen bi zihniyetler cemiyeti gördüm bugün..hangi kafayı yaşadıklarını sorguladım biran.. sonra  dedim ki götünüzü paraklayın sıkıntınız geçer.. sanırım doğru tespit oldu bu..
Bilgisayarımın şarj aleti bozuldu buna üzülmekteyim..hiç yoktan masraf çıkmasına ayrıca kıl olmaktayım..bedevilik de bi yere kadar..isyanım var uleyyn...
Televizyon izlemeyeli 1 hafta oldu tam da bugün.. kendimi eksik gedik hissediyorum… senin değerini kaybettiğim gün anladım sevgili tele-vizyon… lütfen bana  geri dööönnn…teleeee teleeeee aşkım sevgilim geri dööönnnn ben sensiz bi hiçim..yok lan aslında piçimJ
İçimden bir ses kitap okuyabilirsin diyo…
Neyse geçti…
Kendime resim defteri alıcam en kocamanından ve resim yapıcam ..evet evet kendime not olsun bu da boş zamanlarımda resim yapıcam ilerde ünlü bir ressam bile olabilirim…
Çok uçtun az alçal(içimdeki ses konuştu yine) :D
Nickleri lii,lülü ve lola olan üç arkadaşım var. Üçü birden online olduklarında kardeş olabilitelerini düşünüp tuhaf hayaller kuruyorum.. pek ütopik bi insan oldum. Yapcak bişi yok. Beni böle sevin a dostlarJ
Şuanda yataktan kalkmaya çok üşendim. Biri kola koyup getirse ne bahtiyar olurdum halbusi
Birde inderemediğim jehan barbur hayat albümü içimde kaldı çok pis.. çok dinleyesim geldi oysaki..
Şuanda dikkat ettim de halbusi,oysaki,bahtiyar,paha biçilemez, olsa gerek gibi sözcükleri çok kullanıyorum..dinlen bir nefes al…
Ve ben bu yazıyı yazarken dünyanın en s2mtrak internet bağlantısı tamamen göçtü.. bütün bir tatil ttnete kafam girsin diyip durmuştum oysa şimdi ttnete can feda diyorum. Extend hotspot sana bütün sülalem girsin…
Adaya düştüğünüzde yanınıza alacağınız 3 şey sorusuna yanıt sex,drugs and rock’n roll derdim.adaya düştüm 3 şeyim eksik…
Bu sözümde okulu uzatan arkadaşlara gelsin. Bir an önce bitirin. Yok öle uzatayım,az daha takılayım demeyin.sonunuz bana benzer.bkz: loser şahsiyet, arkadaşsız,yaşlanmış… biirr kedim bile yok..
Velasıl bu da sıkılan bir hatunun kendiyle konuşmasıdır…

Ertesi günden notlar:

Bütün gün evde oturmak.. oturmak ve yine oturmak.
Behzat ç.’yi izleyip mutlu oldum. Televizyona geri dön çağrısı yapmıştım. Sesimi duydu zaar ve sevindirdi beni. Mutluydum…
Ta kiii…
Embesilin biri,şu herşeyin en iyisini ben bilirim triplerinde olan şişman denyolardan,ukalalık yapana kadar. Anlatamadım ya adama derdimi,anlayamadı ya ben ona yanıyorum. Üstelik bağnaz dedi bana. Lan şişko göt ben bağnazsam sen bi git öl. İnsan ayrımı yaptırıosunuz zorla bana.bilmiosan sus ve otur. İvladııım sakinleş ve oradan hemen uzaklaş(iç sesime güvendim) ve odama çekildimJ
Saçlarımı fönlemedim dalgalandırdım. Böle daha iyi oldular.
Film izleyesim var demişdim. 2 film birden kuşağı yaptım. Birinci çok fecidi.izledim ve direk sildim. İkincisi black swan’di. Evet, filmi çok beğendim. Hayal kırıklığına uğramadığıma memnunum.tavsiye edilesi filmlerden… bir de geçenlerde mr. Nobody’i izledim. Israr kıyamet tavsiye ederim. Bir numarama yerleşti film. O derece sevdim..
Dün de  metropia die bir film keşfettim. İfistanbul  kapsamında gösterilmiş. Kötü bir yorum okumadım. Konusu ve işlenişi olarak kesinlikle izlenilmeli dedim.(film önerisi köşesi gibi oldu ama faydasız da değil hani)
Bağlantı çok geç geldi. Ama koklattı kendini ve geri gitti. Yine bana hüsran bana yine hasret var…
Bir gün daha biter ve ben çeker giderim… sağlıcakla kalın benim güzel dostlarım…


23 Şubat 2011 Çarşamba

abim selçuk kartondandı benim,bende onun plastik kardeşi...

uzun zamandır yazmıyordum ya sana blog demekki canımın iyice yanması, perperişan üzülmem gerekiyormuş sana dönüş yapmam için. keşke böle bi sebep olmasaydı da ben yine de sana dönseydim. içim yanıyor be hafız bildiğin acıyor, kanıyor, böyle ruhum daralıyor..siktiimin libyasında çıkan bu isyan geldi kalbimizin ortasından vuruverdi bizi. delik deşik oldu sanki her yerim,elim ayağım tutmaz,nefes alamaz oldum bugün... gitme be adam dedik dimi sana gitme işte.. bi söz dinle be çocuk,bi kere de burnunun dikine gitme.. ama bilirim sende  bendensin,aynı bokun lacivertiyiz biz seninle..ille s2mizin doğrultusunda hareket edicez...ille de bizim dediğimiz olacak.. burçtan mıdır, yaşadığımız yerin suyundan mıdır bilemiyorum ama seni çok özledim ben be abi... biliyoruz öz değilsin ama öz olmasan ne farkeder lan canımsın,canımın içisin işte... 5 sene be 5 sene kıbrısda ne çektiğimizi bi ben bi sen biliyorsun... yeri geldi 10 lirayı paylaştık,yeri geldi 100lirayı ama biz hep senle kardeş olduk be abi...gitme dedim sana dimi.. karışık oralar...kaddafinin yerine geçmeye kalkma dedim dimi... Türkiye'nin suyu mu çıktı be adam... ille de para biriktircem dedin.. noldu amk noldu aldın mı babayı...şimdi burda seni deli gibi merak eden insanlara yapılır mı lan bu.. insafsız... bi haber lan nolur iyi bir haber... dön artık be çocuk dön artık da yüzümüz gülsün, sen gene azarla beni,gene ispitle ama dön artık...dön ki sana istediğin kadar bira ısmarlayım, yemekler yapayım... mk devleti bi sike yarasa zaten şu ülke cennete benzerdi.. biliyorum orda hissediyosun hepimizi..en çok da anneceğini... merak etme sen anneciğine biz sahibiz..sen sağ salim gel biz şenlik ederiz..içim acıyor be adam, tek abimsin.. biliyorum sen güçlüsün, mantıktan şaşmazsın, biliyorum biz nelere katlandık, neler gördük geçirdik, s2tmn libyası mı seni alt edicek ulan... biliyorum öyle ya da böyle sen geliceksin,bütün dualarımız seninle bilesin çocuk..sen gel ki biz daha çok eğlenelim,sen gel ki evde bi bayram havası essin...bütün dualarım seninle abilerin paşası..
dön de yine o güzel sesinle söyleyelim senle şarkılarımızı.. korku dedik yaa sakın korkma abilerin en mükemmeli...


http://www.facebook.com/video/video.php?v=76111997238


umut fakirin ekmeği imiş yaa işte biz senle o ekmeği paylaştık...
nefesler tutuldu
kelimeler yutuldu
elma dersem çık
armut dersem çıkma
elma...

23 Ocak 2011 Pazar

işte bir pazar günü ve ben yazarım

puslu yağmurlu şu pazar gününde yarını düşünüp , okuduğum bir kaç blog yazısından sonra gaza gelmiş olmamı tebrik eder hepinizi sevgiyle selamlarım sayın baylar bayanlar merdivenden kayanlar bıkbık bunun devamı da vardı anasının karnından kız kaçıranlar bla bla die giden..öfff nasıl da gereksiz işler müdüresiymişim:)

ahaaa bak iki gündür jehan barbur dinliyorumm..bi huzura erdim şu hatun sesiyle size anlatamam yani..nirvanaya ulaştım ulaşıcam o derece..hatun sölüyor beyler..ccc jehanreis ccc :D bunu da demesem eksik kalırdı bi tarafım:)

 http://www.youtube.com/watch?v=lFd51vpqVWM&feature=related

yaa kadın kalk git işlerini hallet desem de yok içimden gelmiyor onları halletmek. az önce okuduğum bir blogda şuan da yapman gerekn ne iş varsa ve sen sonraya ertelediysen kalk onu yap. sonra değil şimdi bla bla diyte devam ederken noluyoz la..yazan beni tanıyor sanırım derken içimden olay sevgiliyi,sevdiceği aramaya bağlandı ve içime bi rahatlık çöktü. işte o anda dedim heh beni bilmiyormuş.istediğim kadar totomu yayabilir istediğim kadar yapacağım işi erteleyebilirim. hayır yazıyı okumaya başladığımda vicdan azabı çektim resmen..ama sakin oldum.usulca yerine koydum ve kendime geldim:)

ya yaptığım her işten belli bir müddet sonra soğuyor olmamı düşündüm de sorun bende değil gibi geliyor.sorun yaşananlarda sanki.sorun çevrede sanki. hayır yaa çevre bu kadar sorunlu olamaz demek istesemde ee o zaman ben mi bu kadar sorunluyum arkadaş. eğer ben bu kadar sorunluysam neden tedavi olmuyorum peki? tedavi olacak bir sıkıntım olmadığını düşünmem sanki olayı reddetmiş oluyor gibi duruyor. belki ben ruh hastasıyımdır belki herkes ruh hastasıdır bi ben sağlıklıyımdır..hadi lan ordan yavşak yavşak konuşma şimdi dedim kendime. belki bu dünya başka bir dünyanın cehennemidir..neden cehennem lan hep bi azap içinde olmak zorundamıyız. hayır nie bu kadar mutsuzluk. eğlence içinde somurtmak neden. kendimi ağlayan palyaço gibi hissediyorum artık. gülücükler saçarken etrafa içten içe cinnet geçiriyor gibiyim. belki de gibisi fazladır aslında cinnet geçiriyorumdur. neyse yaa size yeni işten bahsedememiştim. ulan hangi işe gitsem bi manyak buluveriyor takıveriyor kafayı. hayır bu kadar mı gıcık olunası bi varlığım diye düşünmeye başladım. durup düşünüyorum ne yapıyorum diye. güleryüzlü olmak mı suç,iletişimi yüksek olmak mı suç, bildiğim şeyleri onların bilmiyor olması mı suç,paylaşımcı olmam mı suç bilemedim yani ben bunu. evet yaa bunların hepsi suçsa ben suçluyum arkadaş. ben kılın tekiyim. ben gıcık olunası bir varlığım.

başlarda herşey iyi hoş güzeldi. adam bizi gaza getiriyordu. herşey süper olcak bıkbık diye. inandık güvendik. sonuçta dedim istediğim işi yapıyorum. okuduk o kadar mesleğimizi icra edicez şurda. derginin yeni oluşunun dezavantajı olsa da tutarsa büyük avantajı olacağından bu negatif yönleri görmezliğe geliyordum. sonra bir gün karısı çıka geldi adamın. bende yayın koordinatörünüzüm diyerek. ee tamam hoşgeldin ablacım. hergün yüzlerce kelimeden oluşan cümlelerle beyin skmeye başladı tabi. rneymiş dergi 400 sayfa olcakmış.200 s reklam 200 s içerik. iyi hoş güzel allah arttırsın beyler. dergi aileye yönelik A plus kesim için olacaklar bilmemneler. okuyucular A sınıfı yüksek enerji tasarruflu insanlar.. bu modeller az elektrik yakıyor biliosunuz:) neyse bide bu adamlara 10bin sayı bedava verilcekmiş. ohh ohh hacı sen iyi gidiyorsun yaa. karttallar yüksekten uçar dediydik ama sen daha cin olmadan adam çarpmaya çalışıyosun ben orda bi takılı kalıyorum işte. çıkmayan derginin tirajını yazan zihniyeti kınıyorum abicim. tamam hayallerin olucak, gerçekleştirmek için umudun yüksek olacak,gazın her daim olacak ama o gaz çok birikirse gaz sıkışmasından dolayı ağrı yapar. bunu da bi bil yani. kadın açık açık dedi zaten sana zor konuları bilerek veriyorum ne kadar dayanıcaksın deniyorum diyo. la şırpıntı 7 konu var zaten mal mal konular ben gurmemiyim lezzet yazıyorum ben psikologmuyum kişisel gelişim yazıyorum hocamıyım eğitim yazıyorum doktor muyum sağlık yazıyorum yoksa mühendismiyim teknoloji yazıyorum arkadaş bi mantıklı ol ya.. bi an emine s. bedel olurken hemen ardından vedat milor oluyorum o bittiği anda hani bi adam vardı aşk doktoru coşkundeniz oluveriyorum felam artık kaç kişiliğim var bende yakalayamıyorum kendimi. bide ciddi konuları yavşak bir dille yazmamı istemiyor mu işte ben orda bitiyorum olaya.. tamam ablacım onu da yaparım yeterki çeneni kapa. neyse diceksiniz ulan sende ne bahtsız bedevisin hep mi seni bulur. sende bi arıza var bence geçinemiyorsun insanlarla. üzerinde negatif enerji var ve o yüzden senle uğraşan çıkıyor illaki. bilmiyorum neden oluyor ama çok da tın lan. alırım başımı giderim efeler gibi heyy:) velasıl dostlar yine bana hüsran yine bana hasret var. ama bu işin en güzel yani hafta sonların tatil olması. insan dinlendiğini anlıyor. birde benimle dışarı çıkan arkadaşlar olsa daha da bi mutlu olucam ama herkesin içi geçmiş yahu..herkes yaşlanmış sapır sapır.. nabalım kimse olmayınca zevki de çıkmıyor dışarı çıkmanın. ee yine bana hüsran işte. otur evde boş boş toto büyüt kadın.

hee unutmadan birde bu hengame de başıma gelen olayı sizlerle paylaşayım da ne kadar bunak olduğum ne kadar şapşal olduğumu tescillediğimi bilgilerinize sunmuş olayım.

geçen haftalardan bir salı günüydü. gene yayın koordinatörü zırtapozu sinirlerimi tepeme çıkarmış.beynimdeki her sinir damarı hop hop zıplamış,filler kafamda bachata yapmaya başlamışken işte robota dönmüş bir halde işten çıkıp eve varmaya çalışıyordum. o esnada sevdiğim arkadaşlarım biri arayıp yarım saat de telefonda dedikodu verdi mi. kafam zaten embole olmuştu üstüne birde yarım saat telefon konuşmasından sonraki halimi bi hayal edin isterseniz. tüm bu etkenler sanki başıma gelecek bu elim olayın sinyallerini vermişti. normalde çantamı çapraz takan insanım. çünkü kendimi iyi tanırım. omuz denilen organın % 70ine sahip değilim %30luk kısımda omzumda çantanın durmasına maal vermemekte.neyse bu hengamede montumun önünü bile ilikleyemeden çanta kolumda elimde poşet minibüse bindim. bi bakırköy abi dedik gittik. çanta hala kolumda heh evet çok güzel. düzelttim bi güzel. oturdum treni bekliyorum. sevgili arkadaşım yeldayla da günün kritiğini yapıyoruz felam ama ikimizde yorgunluktan bitap düşmüşüz. bindik trene bi güzel evin orda indik.
 yürüyoruz sohbet ede ede. eve geldik. bir önceki hafta aldığım ve ayaklarımın içine sıçan botları geri vermeye gidecekken çantam nerde ya la dedim. halbusiki almıcaktım da yanıma evden çıkarken ama işte bişiler dürttü bakındım. sonra la yelda çanta yok demeye başladım. ara tara çanta yok. o an anladım ki ben bir salağım. çantayı unutmuşum. ama nerde? acaba unuttum mu ki? belkide çalınmıştır? çalındıysa da nasıl farketmedim? acaba nerde bıraktım? işte bütün bu soruların cevabı hala muamma. hiç bilmiyorum. kendimde o kadar değilimişim işte. çantanın akıbetini hala bilmemekteyim. ne oldu nasıl oldu hiç bişi bilmiyorum.bildiğim tek şey çantamın kaybolduğu ve yeni aldığım bütün kozmetik ürünlerinin ipodumun o çantanın içinde olduğu. daha iki fısfıs yaptığım parfümüme mi yanayım gözüme bir kere sürdüüm kalemime mi renklerine hasta olduum rujlarıma mı yoksa akla gelecek diğer bütün kozmetik ürünlerime mi. la çantaya yanmıyorum ki ben. 10 tl ye aldıım çantanın lafını yapmam da . arkadaş içinde yıllardır kullandığım ipodum ve yeni ürünlerimin olması beni bitiren şey oldu. hee merak etmeyin böle bir bunak olduğumu bildiğimden cüzdanım ve telefonumu hep montumun cebine koyarım. malum çantayı da kapatmayı unutabiliyorum. velasıl çanta gitti kozmetik bitti. milli servetim püff olfu. üflediler söndüm.üzerine soğuk su içtim.

evet ben tam bir şapşaplım bunu da kabul ediyorum. üstüme gelmeyin kendimi intihar ederim:) (yalan hiç bi halt yapmam) :)

9 Ocak 2011 Pazar

100

bloğumun 100. izleyenine hep hediye vermek istemişimdir ama sadece vermek istemişimdir.
100. izleyen "nephe" oldu. o yüzden sevgiler gönderiyorum kendisine:)
(şiii diğerleri alınmasın yahuu sizleri de seviyorum )
zaten uzun zamandır yazamıyorum. çok yoğunum azizim.
tekstilden ayrılıp kendi işimi yapmaya başladım mesela. yazmayalı yeni yıla da girdik hatta günleri geçirdik.
evde tombala oynayıp,victoria ssecret izleyerek yeni yıla adım attık.bok gibiydi lan. bi halt anlamadım.nabalım parasızlık hacı böle eve tıkadı işte yeni yıl felam dinlemedi. 3 hafta boyunca eski iş yerinden maaşımı almayı bekledim. şerrolar yarı maaş verdiler. öle bi kesinti yapmışlar ki. lanet olsun dedim. üç beş de olsa bişeylerin elime geçmesi tabi yine mutlu etti. zaten küçük şeylerden mutlu olabilmeyi başarırım hep. gözüm çok yükseklerde değildir. eğleneyim yeter:)
şimdilerde dergi de çalışmaya başladım.. dergi henüz piyasada yok ama çalışmalarımız sonucu inşallah çıkacak. gerçi patronlar pek bişi bilmiyorlar ama ofis ortamımız pek eğlenceli pek rahat. o yüzden vazifemi yaparım gerisine karışmam diyorum. kendi mesleğimi yapıyor olmanın haklı mutluluğu içerindeyim şu sıralar. ee boru değil editör oldum yahu:) ahahah ben  de editörüm sonunda. ayyy çok gülüorum. biri sorduğunda ne yapıosun die editörüm demek hem komik geliyor hemde lan ne havalı he diorum:D
ama yine ömrüm yollarda geçiyor. eskiden arabam olsada olur olmasada diyordum. şimdi ama bildiğin araba istiyorum. anneye babaya demeye başladım. ilk defa ağzımdan araba istiyorum cümlesini duydular. kendimi çocuklar duymasındaki havuç gibi hissettim bi an. ama bi vosvosum olsa fena olmazdı yahu. nolur he hacı. bi vosvos yaww çok bişi değil. aston martini istemioyorum sonuçta. bildiğin kaplumbağa kırmızı olsun:) ulan araba  istiyon ehliyetin yok şerro. zaten dikkat dağınıklığı var. kesin kaza yaparım.. ama korkunun ecele faydası yok. öğrenicem.. yürümekten usandım. 2 vesayit yeri geliyor 3 vesayit olmadı taksi. zaten üç kuruş maaşa çalışıoz  o da yola gidiyor. sinir bozucu. ama bu işin en güzel yanı az çok istediğim gibi bir iş olması. sabah 9 akşam 6 çalışıyoruz. rahat olduğundan ofis zaman çabuk geçiyor. hafta sonu da tatil. daha ne isterim yahu.ohhh hayat bana güzel:) dergimizin sitesi henüz test yayınında ama nası bi dergi olacağını merak ederseniz www.familydergi.com adresine girip biraz inceleyebilirsiniz. patron 400 sayfa olacağını söylüyor. A plusa hitap edicekmiş. Çalışanların A plus değil lan ne entellik yapıosun diyorum hep içten içe.patron kadar dergiden umutlu olamasam da iyi işler yapacağımızı hissediyorum.
yoğun çalışma temposundan blogda yazamıyorum ama sizlerin yazılarını okumayı eksik etmiyorum tabisinde..
bu kısa bilgiden sonra gidişim sessiz oldu dönüşüm muhteşem olacak der. hepinizi sever sayarım